Facebook Takip edebilirsiniz

9 Ekim 2012 Salı

Bağımsız Denetim Ve Denetçilik Doğmadan Öldürülecek Gibi

 

Bağımsız Denetim Ve Denetçilik Doğmadan Öldürülecek Gibi


Yeni Türk Ticaret Kanunu kapsamında şirketlerin bağımsız denetçiler vasıtasıyla bağımsız denetime tabi tutulması uygulamasına 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren başlanacaktır.

Yeni Türk Ticaret Kanununun 397 ila 406 ıncı maddeleri arasında bağımsız denetim ve bağımsız denetçiye ilişkin ayrıntılı düzenlemeler yapılmıştır. Yeni TTK denetçiliği bir meslek olarak tanımlamış olup, Kanunun geçici  2 nci ve geçici  3 üncü  maddelerinde öngörülen kurum olan ve 660 sayılı KHK ile kurulmuş olan Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu; denetçilik mesleğinin etik ve ilkelerinin belirlenmesi, denetçi ve denetim şirketlerinin yetkilendirilmesi ve bunların denetiminin yapılmasına ilişkin ilke ve kuralları koyma yetkisini eline almıştır.

Gerek Türk Ticaret Kanunu gerekse 660 sayılı KHK’de denetime ilişkin yapılan bu düzenlemeler ile işletmelerin kayıt ve işlemleri ile finansal tabloların uluslararası raporlama standartlarına uygun hale getirilmesi ve işletmelerin uluslararası standartlara uygun olarak bağımsız denetimlerinin yapılması, böylece işletmelerin hesap ve işlemlerinde şeffaflığın sağlanması amaçlanmıştır.

Bağımsız denetime ilk tırpan…..

Yeni TTK ve 660 sayılı KHK’de yer alan düzenlemeler bağımsız denetime ilişkin sayıları 80.000 civarında olan SMM’ler ile 5000 civarında olan YMM’ler nezdinde önce oldukça büyük beklenti oluşturmuştu. Sayıları 600 binden fazla olan sermaye şirketlerinin en az yarısının bağımsız denetime tabi olacağı ve bu denetimin SMM ve YMM’ler tarafından yapılacağı şeklindeki algının oluşmasıyla birlikte, meslek odaları TTK’nın Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihten itibaren, TÜRMOB öncülüğünde, meslek mensuplarının bağımsız denetime hazırlanmasına ilişkin eğitimlervermeye başlamışlardı.

Ancak, önce 660 sayılı KHK, daha sonra yeni TTK’nın 397. maddesinde yapılan “398 inci madde kapsamında denetime tabi olacak şirketler Bakanlar Kurulunca belirlenir” şeklindeki değişiklik, TTK’nın meslek mensupları nezdinde başta yaratmış olduğu algıyı yıkarcasına, bağımsız denetimin sınırlanacağını göstermiştir.

Nitekim, bağımsız denetim yapılacak şirketlerin belirleneceği Bakanlar Kurulu Kararıda hayayımlanmadan ortaya taslağı çıkan taslak Bakanlar Kurulu Kararı’nda bağımsız denetim yapılacak şirketlere ilişkin sınırlar belirtilmektedir.Söz konusu taslak Kararın doğruluğu konusunda elimizde kesin bir kanıt bulunmamakla beraber, son dönemlerde çıkarılan Karar, tebliğ ve sirküler şeklindeki düzenlemelerin çıkmadan önce tartışılması için kamuoyunun önüne çıkarıldığı ve akabinde resmiyet kazandığı hususu dikkate alındığında, ortaya sürülen taslak Bakanlar Kurulu Kararı’nın da doğru olma ihtimali oldukça yüksektir.

Taslak Bakanlar Kurulu Kararına baktığımızda; I ve II sayılı liste şeklinde ikili bir ayrımın yapıldığını görmekteyiz. I sayılılistede;

- Sermaye Piyasası Kanunu uyarınca Sermaye Piyasası Kurulu düzenleme ve denetimine tabi şirketlerden karar’da sayılanların,

- Bankacılık Kanunu uyarınca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun
düzenleme ve denetimine tabi şirketlerden;mevduat bankaları,katılım bankaları, yatırım bankaları, kalkınma bankaları, derecelendirme kuruluşları,finansal holding şirketleri, finansal kiralama şirketleri, Faktoring şirketleri, Finansman şirketleri, Varlık yönetim şirketlerinin

- Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu kapsamında faaliyet göstermekte olan sigorta, reasürans ile emeklilik şirketlerinin,

- Yetkili müesseseler, İstanbul Altın Borsasında üye olarak faaliyet göstermesine izin verilen; kıymetli madenler aracı kurumları, kıymetli maden üretimi veya ticareti ile iştigal eden anonim şirketlerinin,

- Elektrik Piyasası Kanunu, Petrol Piyasası Kanunu ve Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu uyarınca Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu düzenlemelerine ve denetimine tabi olarak enerji piyasasında faaliyet gösteren lisans sahibi tüzel kişiler, sertifika sahibi tüzel kişiler ile yetki belgesi sahibi şirketlerin,

- Ulusal Karasal Radyo ve Televizyon, Uydu ve Kablolu Televizyon ile Bölgesel Karasal Radyo ve Televizyon sahibi medya hizmet sağlayıcı sermaye şirketlerin,

- Telgraf ve Telefon Kanunu, Telsiz Kanunu, Elektronik İmza Kanunu, Evrensel Hizmet Kanunu, Elektronik Haberleşme Kanunu kapsamında Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu denetimine tabi olan anonim şirketlerin,

- Devlet, il özel idareleri, belediye ve diğer kamu tüzel kişileri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, sendikalar, dernekler, vakıflar, kooperatifler ve bunların üst kuruluşlarının payı ve kontrol gücü olduğu şirketlerin

yer aldığını görmekteyiz.

II sayılı listede ise; tek başına veya bağlı ortaklıklarıyla birlikte

a) Aktif büyüklüğü yüzellimilyon ve üstü Türk Lirası

b) Yıllık net satış hasılatı ikiyüzmilyon ve üstü Türk Lirası

c) Çalışan sayısı beşyüz ve üstü

şeklindeki üç ölçütten en az ikisini sağlayan sermaye şirketlerinin bağımsız denetime tabi olacağı öngörülmektedir.

Bağımsız denetim yapılacak şirket sayısı yok denecek kadar az olacaktır…..

I sayılı listedeki şirketler sayısal olarak çok fazla olmadığı gibi, söz konusu şirketlerin neredeyse tamamı mevcut SPK kapsamında bağımsız denetimi yapılan şirketlerden oluştuğundan yeni TTK ile bağımsız denetimi yapacak olan SMM ve YMM’ler açısından söz konusu şirketlerin pek bir önemi yoktur.

SMM ve YMM’ler açısından asıl önemli olan şirketler ise II sayılı listede sınırları belirtilmiş olan şirketlerdir.

II sayılı listeye baktığımızda; aktif büyüklük, iş hacmi ve çalışan sayısı hadlerinin oldukça yüksek belirlenmesinin öngörüldüğünü görmekteyiz. Yeni TTK ile bağımsız denetimin, özellikle SMM’ler üzerinde yarattığı, yeni bir iş olanağı yaratacağı şeklindeki beklentinin bu taslak Karar’ın II sayılı listesindeki hadler ile daha doğmadan yok edildiği görülmektedir. Taslak Karar’daki hadleri sağlayacak şirket sayısı günümüz Türkiye’sinde oldukça sınırlıdır. 80.000 i aşan meslek mensubunun olduğu bir piyasada, taslak Kararda yer alan hadlere göre belirlenecek şirket sayısı ne SMM’leri nede YMM’leri tatmin etmeyecektir.

Peki taslak Karar’daki hadleri aşacak olan şirket sayısı kaç olacaktır. Gelir İdaresi Başkanlığı verilerine göre faal mükellef olan 647.000 kurumlar mükellefini esas alsak bile, bu mükelleflerden kaç tanesi bu hadlerin üzerinde yer almaktadır?..

Taslak Karar’ın II sayılı listesinde belirtilmiş olan hadleri Türkiye gerçekleri ile ölçmeye çalışmak için elimizde gerçekçi birkaç veri bulunmakta aslında…

Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) ihracat yapan firmalar listesi, İstanbul Sanayi Odası’nın ilk 500 ve ikinci 500 sanayi kuruluşu listeleri gibi verileri, bağımsız denetim yapılacak şirket sayısı konusunda bize birazda olsa fikir verebilecektir.

TİM’in 2011 yılı sonu itibariyle açıklamış olduğu en çok ihracat yapan 1000 firmaya baktığımızda; söz konusu 1000 firmanın sadece 119’unun 200 milyon TL den fazla ihracat yaptıkları görülmektedir.  Türkiye’nin en çok ihracat yapan 1000 firmasından sadece 119 adedinin taslak Karar’da belirtilmiş olan yıllık net satış hasılatı 200 milyon ve üstü Türk Lirası sınırını aştığı görülmektedir.

İSO’nun internet sitesinde kamuoyuna açıklamış olduğu ilk 500 ve ikinci 500 sanayi kuruluşu listelerine baktığımız da ise; ilk 500 şirketin sadece 384’ünün taslak Karar’da belirtilmiş olan yıllık net satış hasılatı 200 milyon ve üstü Türk Lirası sınırını aştığını görmekteyiz. İkinci 500 deki şirketlerin tamamı ise 200 milyon Türk Lirasının altında net hasılat elde etmişlerdir.

Görüldüğü üzere en çok ihracat yapan 1000 firma ile en büyük 1000 sanayi kuruluşunun ancak dörtte biri bağımsız denetim için belirlenmesi öngörülen net satış hacmi olan 200 milyon Türk Lirasını aşmaktadır. Bu iki örnek dahi göstermekte ki, belirlenmesi öngörülen bağımsız denetim hadleri eğer bu şekliyle Bakanlar Kurulu’ndan çıkarsa meslek mensupları için yaratılmış olan beklenti boşa çıkmış ve bağımsız denetim müessesesinin doğmadan ölümüne neden olunmuş olacaktır.

TTK ilk çıktığında 600.000’in üzerinde şirket için öngörülen bağımsız denetim, söz konusu hadlere göre, bu gidişle en fazla 3000-4000 civarında şirketin bağımsız denetime tabi olacağını göstermektedir…

İyi başladığımız bir mevzuat düzenlemesini onun talebi bunun talebi diye diye sonunda kuşa çevirdik. Galiba bu gidişle de bütün şirketleri denetim dışında bırakarak denetim sorununu kökünden çözmüş olacağız…

Her şeyde olduğu gibi bu işte de yine “Türk gibi başlayıp Türk gibi bitirdik” galiba…

Selahattin Gökmen
Vergi Başmüfettişi
Vergi Sorunları Dergisi
www.vergisorunlari.com.tr
segokmen@hotmail.com


Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale yazılı veya elektronik ortamda kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak göstermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır .)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blog Arşivi