Facebook Takip edebilirsiniz

12 Ekim 2012 Cuma

İşveren ve işçi arasında düzenlenecek ibranamelerde nelere dikkate edilmeli?

İşveren ve işçi arasında düzenlenecek ibranamelerde nelere dikkate edilmeli?

1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren Yeni Borçlar Kanunu ile "genel hizmet sözleşmesi" başlığı altında birçok yeni düzenleme getirilmiştir. İş sözleşmesinin geçersizliği, işçinin sadakat borcu, teslim ve hesap verme borcu, düzenleme ve talimatlara uyma borcu, aracılık ücreti, ikramiye, ücret alacağının devri ve rehnedilmesi, birim ücreti ve zorunlu harcamaların ödenmesi, kişisel verilerin kullanılması, iş sözleşmelerinde cezai şart, ibranameler, yıllık ücretli izinden indirim hakkı bu düzenlemelerden bazılarıdır.

Yeni Borçlar Kanunu'ndaki ibraname ile ilgili düzenlemeler İş Kanunu'na tabi olanlara da uygulanacaktır

Bu doğrultuda Yeni Borçlar Kanunu gerek kapsama aldığı kişiler açısından, gerekse 4857 sayılı İş Kanunu'nda yer almayan konular bakımından önemli hükümler ihtiva etmektedir.
Esasen, çalışma hayatında işveren ve işçi arasındaki ilişkiler 4857 sayılı İş Kanunu, 854 sayılı Deniz İş Kanunu ve 5953 sayılı Basın İş Kanunu ile düzenlenmiş olmakla birlikte, İş Kanunu'nun kapsamı dışında kalan işlere, niteliği itibariyle 30 işgününden az süren süreksiz işlere, Deniz İş Kanunu ve Basın İş Kanunu'nun kapsamına girmeyen işler ile bu kanunlarda hüküm bulunmayan hallerde ise Borçlar Kanunu'nun hizmet sözleşmesine ilişkin hükümleri ve genel hükümleri uygulanmaktadır.
Başka bir ifadeyle, Borçlar Kanunu'nun hizmet sözleşmesine ilişkin hükümleri, sadece Borçlar Kanunu'na tabi olan işçiler bakımından değil, 4857, 854 ve 5953 sayılı bireysel iş kanunlarında düzenlenmeyen konularda da uygulanması sebebiyle tüm işçiler ve işverenler bakımından önem arz etmektedir.

İbraname, işverenin işçiye olan borçlarını tamamen veya kısmen kaldıran bir sözleşmedir

İbra, genel olarak alacaklının borçlu ile yaptığı bir sözleşme ile alacağından vazgeçerek borçluyu borçtan kurtarması şeklinde tanımlanmaktadır.
İş hukuku açısından ise ibra sözleşmesi, alacaklı konumundaki işçinin borçlu konumundaki işverene karşı sahip olduğu alacaklarının tamamını yahut bir kısmını ortadan kaldıran bir sözleşmedir.
İbra sözleşmeleri ile ilgili olarak, Eski Borçlar Kanunu'nda herhangi bir düzenleme bulunmuyordu. 4857 sayılı İş Kanunu'nda da ibranamelere ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmamıştır.
Ancak, hukukumuzda alacaklı ile borçlunun ibra sözleşmesi yapmak üzere anlaşmalarına engel teşkil eden bir hususta bulunmamaktadır.
Bununla beraber, ibranamenin işçinin İş Kanunu'ndan doğan alacak haklarını ortadan kaldırması ve işverenlerin iş ilişkisi kurulurken ya da devamı esnasında işçilerden ibraname alma yoluna gitmeleri, ibranamelerin iş hukuku açısından özel olarak değerlendirilmesini gerekli kılmıştır.

Yargıtay, "bütün yasal haklarımı aldım" şeklindeki ibra sözleşmelerini geçersiz kabul etmektedir

Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarında, işçi yararına yorum ilkesinin de etkisiyle işçinin ücret ve diğer parasal hakları ile ilgili olarak işvereni ibra etmesinin hayatın olağan akışına uygun düşmediği, bu nedenle iş hukukunda ibra sözleşmelerinin dar yorumlanması gerektiği, iş ilişkisinin devamı sırasında düzenlenen ibra sözleşmelerinin geçerli olmadığı, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona erdirilemeyeceği, savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu, ibranamenin miktar içeriyorsa ve kısmi ödeme söz konusu ise ibranameye dayanılarak borcun tamamen sona erdiğinden bahsedilemeyeceği ve ibranamenin içerdiği alacaklar bakımından makbuz niteliğinde olduğunun kabul edileceği belirtilmiştir.
Ayrıca, ibranamenin salt miktar içermediği için geçersiz kabul edilemeyeceğini; ancak miktar içermeyen ibranamelerde geçerlilik sorununun titizlikle incelenmesi gerektiği, benzer şekilde işçinin istifa dilekçesi ile ibranamenin çelişmesi halinde de ibranamenin geçerli kabul edilemeyeceği belirtilerek, ibranamede "bütün yasal haklarımı aldım" şeklinde ibarelerin yer alması durumda da ibranameye itibar edilemeyeceği pek çok yargı kararında belirtilmiştir.
Yeni Borçlar Kanunu'nda ibranamelerin geçerliliği çok sıkı şartlara bağlanmıştır
Yeni Borçlar Kanunu'nda işçi alacaklarına dair ibra sözleşmelerinin geçerliliğine ilişkin içtihatlarda ileri sürülen koşullar dikkate alınmış, hatta bunun da ötesine geçilerek ibranamelerin geçerliliğini daha sıkı şartların varlığına bağlanmıştır.
Bu çerçevede, Yeni Borçlar Kanunu işçi alacaklarına ilişkin ibra sözleşmelerinin geçerliliği için aşağıdaki beş şartın bir arada olmasını öngörmektedir.
Buna göre, işçinin işverenden olan alacağına ilişkin geçerli ibra sözleşmesinden bahsedebilmek için;

- İbra sözleşmesinin yazılı olması,
- İbra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması,
- İbra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi,
- Ödemenin hak tutarına nazaran noksansız olması,
- Ödemenin banka aracılığıyla yapılması,
şartların hepsinin bir arada olması gerekmektedir.
Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibranameler kesin olarak hükümsüz sayılarak, hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını içeren diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmünde kabul edilmekte ve bu halde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olmasını zorunlu tutmaktadır.

İbra sözleşmesi, iş sözleşmesi sona erdikten bir ay sonra yapılmalıdır
Yeni Borçlar Kanunu'ndaki düzenlemelere göre, iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren bir ay geçmeden önce yapılan ibranameler geçersiz olacaktır.
Başka bir ifadeyle, Yargıtay'ın iş sözleşmesi sona ermeden önce yapılan ibra sözleşmelerinin geçersiz olacağı yönündeki içtihadı daha da ileri taşınarak, ibranamelerin ancak iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren bir ay sonra yapılabileceği hükme bağlanmıştır.

Hemen belirtelim ki, çoğu kez işçi ve işveren arasındaki iş ilişkisinin gergin ve kırgın sonuçlandığı dikkate alındığında, iş sözleşmesi sona erdikten bir ay sonra işçiden ibranamenin nasıl alınacağı uygulamada büyük sorun yaratacaktır.
Bu durum, muhtemelen işverenleri kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti gibi işçi haklarının ödenmesini iş sözleşmesinin sona ermesinden bir ay sonrasına bırakma gibi bir yola sevk edebilecektir.
İbra sözleşmesinde işçi haklarının türü ve miktarı açıkça belirtilmelidir.
Bunun dışında, Yargıtay içtihatlarından farklı olarak Yeni Borçlar Kanunu'ndaki düzenlemelere göre, ibranamenin salt miktar içermemesi dahi ibranameyi geçersiz kılacaktır.
Bu nedenle, geçerli bir ibra sözleşmesi için ödemesi yapılan/yapılacak olan işçi haklarının türü ve miktarının ibraname üzerinde tek tek belirtilmesi gerekmektedir.
Yeni Borçlar Kanunu'nda kısmi ödeme hali de düzenlenmiş ve bu konuda da Yargıtay'ın içtihatları benimsenerek, işçinin bütün alacaklarını içermeyen ibra sözleşmelerinin içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmünde olacakları ifade edilmiştir.

Yeni Borçlar Kanunu'ndaki, ibranameye ilişkin hükümler destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri dahil, iş sözleşmesinden doğan bütün tazminat alacaklarına da uygulanabilecektir.
Sonuç olarak; daha önce Eski Borçlar Kanunu'nda ve bireysel iş ilişkileri ile ilgili kanunlarda düzenlenmemiş olan ibra sözleşmeleri, uygulamada sıkıntı doğuracak bazı hükümlerine rağmen 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren Yeni Borçlar Kanunu ile yasal dayanağa kavuşturulmuş ve geçerliliği de çok sıkı şartlara bağlanmıştır. Bu nedenle, uygulamada işverenlerin ibra sözleşmelerinin geçersizliği gibi bir durumla karşılaşmamaları için yukarıda belirtmeye çalıştığımız hususlara dikkat etmeleri gerekmektedir.

Celal ÖZCAN

http://www.dunya.com/isveren-ve-isci-arasinda-duzenlenecek-ibranamelerde-nelere-dikkate-edilmeli-149863yy.htm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blog Arşivi