15 Ekim 2012 Pazartesi
SİGORTALILARA BİR ACI HABER ANAYASA MAHKEMESİNDEN GELDİ
SİGORTALILARA BİR ACI HABER ANAYASA MAHKEMESİNDEN GELDİ
İsteğe bağlı sigortanın 51.Maddesinde beşinci fıkrasında;
‘’ İsteğe bağlı sigorta primi ödenmiş süreler, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulamasında dikkate alınır ve söz konusu süreler, bu maddenin üçüncü fıkrası hükmü saklı olmak üzere 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılık süresi olarak kabul edilir.’’
İbaresi özellikle Mülga SSK tabi iken isteğe bağlı prim ödeyen SSK’lıları 1/10/2008 günü şok etmişti.
Beşinci fıkra hükmü gereği ödenen primler 5510 sayılı kanunun 4-1(b) bendine tabi olunuyor.
Bunun sonucunda isteğe bağlı sigorta primi ödeyen Eski SSK’lılar şayet 2829 sayılı Hizmet birleştirme Kanununa göre 42 ayı geçmesi halinde sigortalı emekli şartları değişmekte,daha az emekli maaşı ile karşı karşıya kalıyorlar.
Bundan dolayı mağdur olan sigortalının avukatı olayı Anayasa Mahkemesine taşımıştır.
İtiraz için başvuran Ankara 19.İş Mahkemesidir.
İtirazın Konusu ;
31.5.2006 günlü, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 51. maddesinin, 17.4.2008 günlü, 5754 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle eklenen üçüncü fıkrası ile son fıkrasının Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
İtirazı istenen Fıkralar;
Üçüncü fıkra 6111 sayılı Kanunda yapılan değişiklik ile yürürlük tarihinden itibaren 4-1(a) sayılmaya başlamıştır.
Davalı aslında hepimizin ortak görüşü olan;
Primlerini muntazaman ödemekte iken, iradesi dışında Sosyal Sigortalar Kurumu isteğe Bağlı Sigortalılığın davalı kurumca 5510 sayılı Kanun gereğince Bağ-Kur isteğe bağlı sigortalılığa dönüştürüldüğünü; 5510 sayılı Kanunun 50., 51. ve 52. maddelerinde, 506 sayılı Kanun’un 85. maddesi hükümlerinin aynen korunmasına rağmen davalı kurumca, Sosyal Sigortalar Kurumu isteğe bağlı sigortalılığın, Bağ-Kur isteğe bağlı sigortalılığa dönüştürülmesi işleminin, “kanunların geriye yürümezlik” ilkesine, usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle iptali davayı Anayasa Mahkemesine taşımıştır.
Dava dosyasının incelenmesinde; davacı, 506 sayılı Kanunun 85. maddesi uyarınca isteğe bağlı sigortalı olarak primlerini düzenli olarak ödemekte iken, 5510 sayılı Kanunun 51. maddesi uyarınca Sosyal Sigortalar Kurumu isteğe bağlı sigortalığının Bağ-Kur isteğe bağlı sigortalılığa dönüştürülerek, 01.10.2008 tarihinden itibaren Bağ-Kur isteğe bağlı sigortalı sayıldığı görülmektedir.
Aykırılık Teşkil Etmesi:
5510 sayılı Kanunun 51. maddesinde, 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin (a) bendinde belirtilen sigortalıların, yani hizmet akdine tabi olarak çalışan sigortalıların isteğe bağlı sigortalı olmasına engel bir hüküm mevcut değildir. Hal böyle iken, 506 sayılı Kanun gereğince isteğe bağlı sigortalı olan sigortalıların 5510 sayılı Kanunun 51. maddesinin yürürlüğe girmesinden sonra ödenen isteğe bağlı sigortalılık primlerinin, 4. madde (a) bendi kapsamında kabul edilmeyip, 4. madde (b) bendi kapsamında Bağ-Kur sigortalılık süresi olarak kabul edilmesi; Anayasanın 2. maddesinde düzenlenen “hukuk devleti” ilkesi ile 10. maddesinde düzenlenen “eşitlik ilkesine” aykırılık teşkil etmektedir.
Düşük Aylık Gerçeği:
01.10.2008 tarihi öncesinde 506 sayılı Kanunun 85. maddesi uyarınca sigortalı olan bir sigortalının, aniden Yasa değişikliği ile Bağ-Kur isteğe bağlı sigortalı sayılması akabinde yaşlılık aylığı bağlandığı esnada, 01.10.2008 tarihinden sonraki isteğe bağlı sigortalılık süresinin Bağ-Kur sigortalılık süresi olarak kabul edilmesi ve Bağ-Kur’lu olarak aylık bağlanması işlemi Sosyal Devlet ilkesine ve eşitlik ilkesine, aykırılık teşkil etmektedir. 01.10.2008 tarihinden sonra yatırılan primlerin Bağ-Kur isteğe bağlı sigortalılık süresi olarak kabul edilmesi ve bu sürenin Bağ-Kur isteğe bağlı sigortalı sayılması sonucunda 2829 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince Bağ-Kur’dan yaşlılık aylığı bağlanması halinde, bağlanacak olan yaşlılık aylığının, hizmet akdine tabi çalışanlara bağlanacak yaşlılık aylığından düşük olacağı bir gerçektir.
Asıl Can Alıcı Nokta:
31.5.2006 günlü, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 51. maddesinin son fıkrasının esasının incelenmesine, OYBİRLİĞİYLE, karar verilmiştir.
Başvuru kararında, davacının, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 85. maddesi uyarınca isteğe bağlı sigortalı olarak primlerini düzenli olarak ödemekte iken, isteğe bağlı sigortalığının 01.10.2008 tarihinden itibaren 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin (b) bendi kapsamında (Bağ-Kur) isteğe bağlı sigortalılığa dönüştürüldüğü, 5510 sayılı Kanun’un 51. maddesinde, 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin (a) bendinde sayılan sigortalıların, yani hizmet akdine bağlı olarak çalışan sigortalıların isteğe bağlı sigortalı olmasına engel bir hüküm bulunmadığı, bu durumda 506 sayılı Kanun gereğince isteğe bağlı sigortalı olan kişilerin itiraz konusu kuralın yürürlüğe girmesi sonrasında ödedikleri isteğe bağlı sigorta primlerinin 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin (a) bendi kapsamında (SSK) kabul edilmeyip, anılan maddenin (b) bendi kapsamında (Bağ-Kur) sigortalılık süresi olarak kabul edilmesinin hukuk devleti ilkesine ve eşitlik ilkesine aykırı olduğu, 506 sayılı Kanun uyarınca aylık bağlanmak üzere tercihini kullanan sigortalıların kanun değişikliği sonrasında isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı sayılması ve akabinde Bağ-Kur yaşlılık aylığı bağlanması işlemi sonucunda kişiye bağlanacak yaşlılık aylığının daha düşük olacağı ve bu durumun sosyal devlet ilkesi ve eşitlik ilkesi ile çeliştiği belirtilerek kuralın, Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Yasa koyucunun 506 sayılı Kanun uyarınca benimsediği isteğe bağlı sigortalılık hakkı, sadece önceden hizmet akdine bağlı olarak zorunlu sigortalılığı bulunan ancak bu ilişkisini devam ettiremeyenlere önceki sigortalılık ilişkilerini belli şartlar altında devam ettirme hakkının tanınması şeklindedir. 5510 sayılı Kanun ile isteğe bağlı sigortalılığın kapsamı genişletilerek daha önce zorunlu sigortalılık kapsamında belirli bir süre sigorta primi ödeme şartı kaldırılarak herkese isteğe bağlı sigortalı olabilme imkânı tanınmış ve isteğe bağlı sigortalılar genel sağlık sigortası kapsamına alınmıştır.
İtiraz konusu kurala göre, isteğe bağlı sigorta primi ödenmiş süreler, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulamasında dikkate alınacak ve bu süreler 4. maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılık süresi olarak kabul edilecektir. Ancak bu sonuç, tek başına ilgiliye kendi iradesi dışında ve bir anda 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı olarak yaşlılık aylığı bağlanması ve toptan ödeme yapılmasına hak kazanması anlamına gelmemektedir. Burada ifade edilen, sadece isteğe bağlı sigortalılıkta geçen sürenin 4 (b) kapsamında geçmiş sayılmasıdır. Çünkü 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce sigortalı sayılanlar açısından Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun’un 8. maddesi gereğince, son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanır ve ödenir.
Anayasa’nın 10. maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır. Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez.
Anayasa’nın 2. maddesinde yer verilen sosyal hukuk devletinin somut göstergelerinden biri olan sosyal güvenlik hakkının yer aldığı, Anayasa’nın 60. maddesinde, “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.” denilmektedir.
Sosyal güvenlik, bireylerin istek ve iradeleri dışında oluşan sosyal risklerin, kendilerinin ve geçindirmekle yükümlü oldukları kişilerin üzerlerindeki gelir azaltıcı ve harcama artırıcı etkilerini en aza indirmek, ayrıca sağlıklı ve asgari hayat standardını güvence altına alabilmektir. Bu güvencenin gerçekleştirilebilmesi için sosyal güvenlik kuruluşları oluşturularak, kişilerin yaşlılık, hastalık, malûllük, kaza ve ölüm gibi sosyal risklere karşı asgari yaşam düzeylerinin korunması amaçlanmaktadır.
Kişilere sağlanan bu anayasal güvencelerin yaşama geçirilebilmesi için Devlet tüm çalışanlara sosyal güvenlik hakkını sağlamak ve bunun için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. İsteğe bağlı sigorta uygulaması sadece çalışanlara yönelik sigorta yükümlülüğü anlayışının ötesine geçerek herhangi bir çalışma ilişkisi bulunmayanların da sigortalı olma güvencesine ulaşmalarına imkân sağlamaktadır. Ancak, bu doğrultuda düzenlemeler yapılırken, sosyal güvenlik hakkından yararlanacak olanların hukuksal konumları gözetilerek aynı statüde bulunmayanların farklı kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesi ile çelişmez. Zorunlu sigortalı olmayı gerektirecek şekilde çalışmayan ve isteğe bağlı sigortalılığa başvurabilecek konumda bulunan kişilerin, hizmet akdine bağlı olarak çalıştıkları için zorunlu sigortalılık rejimine tabi kişilerden ayrı bir konumda oldukları açıktır.
Sosyal Güvenlik Kurumunun amacına uygun olarak hizmet verebilmesi, sahip olduğu parasal kaynaklara bağlı olduğundan, temel gelir kaynağı prim olan bu Kurumda aktüeryal dengeler gözetilerek sigortalıların Kanun’da belirtilen süreler kadar prim ödemek suretiyle Kurum ile ilişkilerini devam ettirmelerini ve Kurumun sağlayacağı haklardan bu suretle yararlanmalarını öngören bir düzenleme getirilmesi sistemin doğal bir sonucudur. Kaldı ki, isteğe bağlı sigortalılığın ortak özelliği, prim sorumluluk ve yükümlülüğünün isteğe bağlı sigortalı olmak isteyen kişinin kendisinde olmasıdır. Kural aynı zamanda, isteğe bağlı olarak prim ödemek suretiyle kişilerin uzun vadeli sigorta kollarına ve genel sağlık sigortasına tâbi olmalarını sağladığından, zorunlu sigortalı olmayı gerektirecek çalışması bulunmayan kişileri de genel sağlık sigortası kapsamına almaktadır. Dolayısıyla kuralın, adil olmadığı da söylenemez.
5510 sayılı Kanun kapsamında kısa vadeli sigorta kolları, vazife ve harp malullüğü, emeklilik ikramiyesi ödenmesi, prime esas kazançlar ve prim oranları hükümlerinin, anılan Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrası kapsamında sigortalı sayılanların hukuksal konumlarından kaynaklanan özellikler de gözetilerek farklı şekilde düzenlendiği ve 506 sayılı Kanun kapsamında öngörülen isteğe bağlı sigortalılık statüsüne tabi kişilerin 5510 sayılı Kanun’da öngörülen sigortalılık statüleri arasında en yakını olan anılan Kanun’un 4 (b) maddesi kapsamında isteğe bağlı sigortalılık kapsamında değerlendirildiği anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla, itiraz konusu kural kapsamındaki isteğe bağlı sigortalıların farklılıklarının dikkate alınmak suretiyle 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin (a) bendi kapsamında değil (b) bendi kapsamında değerlendirilmesi sosyal hukuk devleti ve eşitlik ilkelerine aykırı değildir.
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Anayasa Mahkemesi de buna göre 31.5.2006 günlü, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 51. maddesinin son fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 21.6.2012 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi demiştir.
Bununla birlikte hukukçular için bu maddenin son fıkrasını 10 yıl boyunca anayasa mahkemesine taşınmayacaktır.
VEDAT İLKİ
vedat.uzman@gmail.com
http://alitezel.com/tezel/index.php?sid=yazi&id=5738
Etiketler:
gelirler,
gelirler.gov.tr,
GİB,
GÜNDEM,
HABER,
kayıt,
MALİYE,
MUHASEBE,
muhasebeci,
SGK,
SGK HABER,
SMMM,
SOSYAL GÜVENLİK,
ssk,
tepliğ,
TTK,
vuk,
Yeni TTK
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Blog Arşivi
-
▼
2012
(4921)
-
▼
Ekim
(143)
- 6111 SAYILI KANUN GEREĞİNCE YENİDEN YAPILANDIRILAN...
- Telafi Çalışmasına İlişkin Ücret Ödemesi
- EKİM AYI ÇALIŞANLARA ÇİFTTE BAYRAM YAŞATTI / Vedat...
- ŞİRKETLERDE YAPI DEĞİŞİKLİĞİ VE AYNİ SERMAYE KONUL...
- Yeni TTK’ ya Göre Tasdiki Ve Tutulması Zorunlu Ola...
- Kayıtlı sermaye sistemine geçtiniz mi?
- Yurtdışı borçlanma hakkının tarihi / Celal Kapan
- Asgari Ücret ve Emekli Maaşları Artışı 2013 Yılı İ...
- EMEKLİLİK ZAMANINIZI KENDİNİZ HESAPLAYIN-5- / Ali ...
- Sözleşmenin işçi tarafından feshi / Engin MALAY
- Emeklilik Hayal Mi Oluyor! / Özgür ERDURSUN
- İşsizlik ödeneği alınan günler ödenir mi? / Lütfi ...
- SGK, alacaklarını "e-haciz"leyecek
- Gelir Vergisi Sirküleri / 85
- Vergicilere yeni TTK notları (1) /RECEP BIYIK
- ‘İşveren işten çıkartıyor ancak ben ayrılmak istem...
- ULUSAL BAYRAM VE DİNİ BAYRAMLARDA ÇALIŞANLARA FAZL...
- Belgelerin saklanması-1
- 50 Ve Daha Üzeri Personel İstihdam Eden İşverenler...
- TUTUKLU VE HÜKÜMLÜ OLANLARIN SOSYAL GÜVENLİĞİNE BAKIŞ
- Hangi şirket avantajlı, anonim mi limited mi?
- Yönetim Kurulu Üyeleri Görevden Alınabilir Mi? / E...
- Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İdari Para Cezalarınd...
- Yurtdışı alışverişlerinde vergi iadesi
- SGK’dan alınan ödenek, gelir ve emekli aylıkları h...
- YENİ TİCARET KANUNUNA GÖRE ŞİRKETLERİN GÜMRÜK VE T...
- Eylül/2012 Dönemi Katma Değer Vergisi Beyannameler...
- KDV iadesi eziyeti bitmedi bitmeyecek
- 2012/Eylül Dönemine İlişkin Ba ve Bs Bildirim Form...
- Yeni TTK'da Anonim şirketlerin pay sahiplerinin ko...
- KADEMELİ EMEKLİLİĞİN KATMERLİSİ GETİRİLMEK İSTENİY...
- Emeklilik nedeniyle işten ayrılan işçiler ihbar ta...
- Emeklilik yaşı 53’e çıkma kararı Başbakan’da/ Ali ...
- Şirketler büyüdükçe yükümlülükleri artıyor / RESUL...
- TTK’De Haksız Rekabet
- Yeni TTK'nın sermaye artırımına ilişkin usullerine...
- 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Sirküleri /25
- ‘Teşvik’te Hata Olmaz! / Yahya Arıkan
- Günlük Çalışmanın Başlama ve Bitiş Saatleri
- İNSAN KAYNAKLARI MÜDÜRLERİ DİKKAT EDİN SGK BORÇLAR...
- Bildirim süresine uymazsanız işveren tazminat tale...
- Ara Dinlenmesi ve Süresi Konusundaki Tartışmalı Hu...
- SİGORTALILIK SÜRESİ NEDİR?
- KAMU TAŞINMAZLARININ YATIRIMLARA TAHSİSİNE İLİŞKİN...
- Kıdem tazminatında değişiklik!
- 6102 Sayılı TTK Ve 213 Sayılı VUK Hükümleri Çerçev...
- Kamuya Yararlı Derneklere Vergi Kanunlarında Sağla...
- İşveren Uygulama Tebliği'ne göre Kısmen Prime Tabi...
- Süreksiz İşlerde Çalışan İşçilerin Yıllık Ücretli ...
- 04.10.2000 Öncesindeki Hangi Vergi Kaydı Sürelerin...
- SİGORTALILARA BİR ACI HABER ANAYASA MAHKEMESİNDEN ...
- Anonim şirket kurmanın dayanılmaz cazibesi!
- Yeni Türk Ticaret Kanunu’na Göre Anonim ve Limited...
- TTK ve Vergi Kanunları Açısından Avans Kâr Dağıtımı
- Takvim yılı aşıldıktan sonra gelen faturada yer al...
- ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
- ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
- Doğum borçlanması ve avantajı / Lütfi Köksal
- 6331 Sayılı İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu Getirdi...
- Takdir Komisyonları Vergi inceleme Elemanlarının Ü...
- KKDF uygulamasında para transferine ve zamanaşımın...
- Kıdem Tazminatı Alabilir Yazısı Kıdem Tazminatı Al...
- İndirimli oranlı KDV’de iade işlemleri / Veysi Seviğ
- Tamamlayıcı sigorta başlarsa Bütün özel hastaneler...
- SSK,BAĞKUR VE EMEKLİ SANDIĞI SÜRELERİNİN BİRLEŞTİR...
- Tek kişilik limited şirketlere dışarıdan müdür ata...
- Maliye Görüş Değiştirdi, Limited Şirket Hisse Devi...
- Finansal kiralamada haklar / Engin MALAY
- İşveren ve işçi arasında düzenlenecek ibranamelerd...
- İhracat Tarihinin DİİB Tarihinden Sonra Olması Hali
- ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 25)
- Bireysel Emeklilikten Ayrılanların Vergi İadesi Al...
- Yeni Yasaya Göre İş Güvenliği Uzmanları Hangi Şart...
- Emeklilik nedeniyle işten ayrılan işçinin ihbar ta...
- ‘Zengine Ek Vergi’ / ‘Yeni Stratejiler’ ‘Asgari üc...
- İşçinizi Devamsızlık Nedeniyle İşten Çıkardıysanız...
- İç kaynaklardan sermaye artırımı nasıl yapılacaktır?
- Part-time çalışanlar eksik günleri 30’a tamamlayab...
- İş Güvenliği Uzmanları İle Kısmi Süreli Sözleşme Y...
- Muhasebeye Geç İntikal Eden Alış Veya Satış Fatura...
- Yıllık iznin hesabında deneme süresi de dikkate al...
- İhbar tazminatının vergilendirilmesi / İBRAHİM IŞIKLI
- FAZLA ÇALIŞMA/FAZLA SÜRELERLE ÇALIŞMADA GÜN MÜ YAD...
- 'Büyük Kaza Önleme Belgesi' Hazırlamayan İşverene ...
- YEMEK PARASI, ÇOCUK PARASI VE AİLE YARDIMINDA SGK ...
- Ticari Mal Ve Mamullerin Değerlemesinde Özellik Ar...
- 6322 AATUHK İle Bazı Kanunlarda Yapılan Önemli Değ...
- Bağımsız Denetim Ve Denetçilik Doğmadan Öldürülece...
- Yeni Türk Ticaret Kanunu Uyarınca Anonim Şirketler...
- İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ HİZMETLERİNE DEVLET TARAFI...
- Vergi uygulamalarıyla ilgili olarak son dönemde ve...
- Maaşı düşürmemek için günü düşürmek Kıdem Tazminat...
- Sermayeye eklenmesi gereken fonlar varken nakdi se...
- Reklam harcamaları marka yatırımı olarak aktifleşt...
- Yeni TTK’ya Göre Kâr Payı Avansı Dağıtımı
- Yeni TTK'da Anonim Şirketlerin Avantajları
- TMS Terminolojisi
- Kamuda çalışma saatleri değişiyor
- İşe gelmeyen tazminat ödeyecek / Arif Temir
- Çeyiz yardımını kimler alabilir / Özgür ERDURSUN
-
▼
Ekim
(143)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder