Facebook Takip edebilirsiniz

20 Ağustos 2014 Çarşamba

Doğum borçlanmasında beklentiler karşılanabilecek mi?

 
 
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından bağlanan emekli aylıklarının parasal tutarının düşüklüğü kamuoyunda çok sık eleştirilmekle birlikte, bir kişinin emekli olması yaşlılık döneminde kendisine ve ailesine hem parasal, hem de sağlık açısından önemli güvence sağlamaktadır. Sosyal güvenlikte çalışanların emeklilik hakkını kazanabilmeleri için genel olarak sigortalılık süresi, prim gün sayısı ve yaş şeklindeki üç şartı yerine getirmeleri gerekmektedir. Dolayısıyla, geçmişte boşta geçirilmiş sürelerin geriye doğru borçlanılabilmesi çalışanlara emeklilik yönünden bazı avantajlar sağlamaktadır. Sosyal güvenlikte hizmet borçlanması, geçmişte çeşitli nedenlerle primi ödenmemiş/boşta geçmiş sürelerin primlerinin sigortalı ya da ölümü halinde hak sahipleri tarafından ödenmesi suretiyle hizmetten saydırılması/sigortalılık kapsamına alınması anlamına gelmektedir. Borçlanılan süreler bazı durumlarda sigortalının lehine olacak şekilde emeklilik için gerekli olan prim ödeme gün sayısını ve emeklilik yaşını düşürme gibi çifte etki sağlarken, bazı durumlarda da sadece prim ödeme gün sayısının artırılmasına imkan vermektedir. 
Ancak, hemen belirtelim ki, geçmişte boşta geçen sürelerin hepsi için hizmet borçlanması yapılması mümkün değildir. Hangi sürelerin borçlanılabileceği, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 41'inci maddesinde tek tek belirtilmiştir. 

 Buna göre, kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık izni süreleri ile SSK (4/a) kapsamındaki kadın sigortalılar, iki defaya mahsus olmak üzere doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek ve bu süre içinde çocuğun yaşamış olması kaydıyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalışılmamış olunan süreleri doğum borçlanması olarak ödeyebilmektedirler. 
SGK istatistiklerine göre, çalışanlardan dörtte birinin (yaklaşık 2,5 milyon kişinin) kadın sigortalı olduğu dikkate alındığında, uygulamanın çok sayıda kadın işçiyi ilgilendirdiği açıkça görülecektir. Nitekim, askerlik borçlanmasından sonra en fazla yapılan borçlanma türünün doğum borçlanması olması da bu hakkın önemini ortaya koymaktadır. 
 
Şu andaki düzenlemeye göre, doğum borçlanması yoluyla, SSK kapsamındaki kadın sigortalılar iki doğuma kadar ve her doğumdan sonra iki yıl olmak üzere toplam 4 yıllık süreyi (1440 günü) borçlanabilmektedirler. Ancak, uygulamada, SSK kapsamındaki kadın çalışanların borçlanabilecekleri doğum sayısının iki ile sınırlanması, ilk sigortalılık başlangıcından önce yapılmış olan doğumlara borçlanma hakkının verilmemesi, Bağ-Kur sigortalısı kadınların borçlanma kapsamı dışında tutulması, doğuma bağlı yıpranma şeklinde emeklilik yaşından indirim yapılmaması, borçlanma tutarının ödenmesi konusunda herhangi bir desteğin olmaması olumsuzluklara yol açmaktadır. Bu çerçevede, bir süre önce bazı yetkili kişiler tarafından yapılan açıklamalarda, nüfusumuzun hızla yaşlandığı, genç nüfus yapımızın ülkemiz için demografik bir fırsat olduğu, küresel rekabetteki bu avantajımızın korunması için çocuk teşvik paketi hazırlandığı belirtilmişti. Ancak, aradan geçen süre içerisinde kadın çalışanları yakından ilgilendiren bu konuda kayda değer bir gelişme olmadığı görülmektedir. 
 
Zira, daha önce çocuk teşvik paketi kapsamında yapılacağı belirtilen pek çok düzenlemenin şu anda TBMM'de görüşülmekte olan Torba Kanun tasarısında yer almadığını, doğum borçlanması konusunda da kısmi bir iyileşme sağlamaya yönelik bir düzenleme yapıldığı görülmektedir. Bu çerçevede, şu anda TBMM'de görüşülmekte olan Torba Kanun tasarısının yasalaşması halinde, SSK kapsamındaki kadın sigortalılar dışında Bağ-Kur ve Emekli Sandığı (Devlet Memuru) kapsamında çalışan kadın sigortalılar da doğum borçlanması yapabilecek, ayrıca mevcutta iki olan doğum borçlanma sayısı üçe çıkacaktır. 
 
Torba Kanun Tasarısı'ndaki bu düzenlemeler, kadın çalışanların beklentilerini karşılamayacağı gibi, doğum borçlanması konusundaki sorunları ortadan kaldıracak nitelikte değildir. Zira, bu düzenlemenin yasalaşması halinde, önceden olduğu gibi ilk sigortalılık başlangıcından önce yapılmış olan doğumlar borçlanılamayacağı için, çalışma hayatına başlamadan önce doğum yapmış olan kadınlar emeklilik için gerekli olan eksik prim gün sayılarını borçlanarak tamamlama imkanı bulamayacaklardır. 

 Aynı şekilde, doğum borçlanması nedeniyle ilk sigortalılık başlangıcının geriye götürülmesi şeklinde bir uygulama olmayacağından, daha düşük yaş ve prim gün sayısı ile emekli olma gibi avantaj da sağlanamayacaktır. Yapılacak doğumlara bağlı olarak yıpranma şeklinde emeklilik yaşında bir düşme yapılmayacağından, daha erken yaşta emekli olma gibi bir durum olmayacaktır. Yapılacak doğum borçlanma tutarlarının ödenmesi konusunda herhangi bir destek (örneğin borçlanma tutarının İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılanması gibi) sağlanmadığından, hesaplanacak borçlanma tutarının tamamı önceden olduğu gibi kadın sigortalı tarafından ödenecektir. 
 
Sonuç olarak; Torba Kanun tasarısındaki doğum borçlanması ile ilgili yapılması öngörülen düzenlemeler, kadın çalışanların büyük çoğunluğunun beklentilerini karşılamayacak olup, sadece emeklilik yaşını doldurmuş olmasına rağmen, eksik prim günü nedeniyle emekli olamayan çok sınırlı sayıdaki kadın sigortalının prim gün sayısını artırmasına imkan verecektir. Celal Özcan
http://www.dunya.com/dogum-borclanmasinda-beklentiler-karsilanabilecek-mi-156885yy.htm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blog Arşivi